Hepimiz gelecekte uyanıyoruz. Her sabah. Şu anda.
Kuantum bilgi işlem, nanoteknoloji, sanal gerçeklik, yapay zeka, akıllı cihazlar ve nesnelerin interneti. Her gün, her saat milyarlarca trilyonlarca zeabayt bilgi bu gezegenin üzerinde ve çevresinde dolaşıyor. Evren hiç bu kadar büyük ve bu kadar küçük görünmemişti. Dünyada göremediğimiz, açıklayamadığımız veya anlayamadığımız daha çok şey var. Tüm bunlara rağmen makinelerle rekabet etmemize gerek yok; onları sadece insan olarak alt ediyoruz. Ancak, teknoloji gelişiyorsa, biz de öyle yapmalıyız. Sadece bizim yapabileceğimiz şeyleri yapmakta daha iyi olmalıyız. Empati, iletişim, eleştirel düşünme, hayal gücü– otomatikleştirilemeyen tüm insan becerileri. İş ve yaşamda bir adım önde olmak, en temele yani bizi “insan” yapan kişisel, yapıcı ve aktarılabilir yeteneklerimize dönmemiz demek.
“İnsan”ı sadece veri olarak, tüketici, kullanıcı, muhatap, klik sayısı, paylaşımları, alışveriş geçmişi, demografik özellikleri, segmenti, sahip olduğu ayakkabı ya da kullandığı cihazlar, olarak görmediğimiz ve bunlar üzerinden tanımlamadığımız zaman, “İnsan”ı ve insan olmayı unutmadığımız zaman teknolojiden bir adım önde olacağız.
ÇÜNKÜ her veri noktasının arkasında bir "İNSAN" vardır.